Kanun Hakkında;

İş sağlığı ve güvenliği temel olarak işyerlerinde işlerin yürütümü sırasında, çeşitli nedenlerden

kaynaklanan, sağlığa zararlı ve güvensiz durumlardan korunmak maksadıyla yapılan sistemli ve

bilimsel çalışmalardır. Çalışmanın ve emeğin bir ücret mukabilinde karşılık görmeye başladığı

dönemlerde ortaya çıkmış yaklaşık yüzyıldan beridir de sistematik olarak Türkiye’de ve Dünya’da

gelişmeler kaydetmiştir. İş güvenliğindeki bu değişim ve gelişim süreci günümüzde de tamamlamamış

yeni yeni yaklaşımlar ve kanunlardaki değişikliklerle sürekli güncellenmektedir. Ülkemizde iş

güvenliği her şeyden önce Anayasal bir haktır. Öncelikle Türkiye sosyal bir hukuk devletidir. Madde

17’ye göre herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Madde

18’e göre hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. 50. maddeye göre kimse yaşına, cinsiyetine

ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Dinlenmek çalışanın hakkıdır. Madde 56’ya göre de herkes

sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir[1].

Türkiye’deki iş güvenliğinin gelişim sürecine kronolojik bir sırayla bakmaktan ziyade günümüzü

etkileyen dönemden itibaren ele almamız konuyu daha anlaşılır kılmak için yerinde olacaktır. 1971

yılında uzun süre yürürlükte kalan 1475 sayılı İş Kanunu yürürlüğe girmiştir[2]. Bu kanuna bağlı

olarak birçok yönetmelik ve tüzük çıkarılmıştır. Bu kanuna bağlı olarak çıkartılan ve yüksekte

çalışmalarda iş güvenliği ile ilgili olan tüzükler; İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Yapı İşlerinde

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğüdür[3, 4].

Tüzük, yasalarca belirlenen işlerin nasıl yapılacağını gösterir, bakanlar kurulunca çıkarılır ve

cumhurbaşkanının imzasından sonra Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girer Danıştay’ın

denetimine tabidir[5]. Hem hazırlanması meşakkatli hem de Danıştay denetimine açık olması gibi

nedenlerden ötürü 2003 yılında yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu ile birlikte tüzüklerden ziyade

yönetmelikler ile mevzuat düzenlenmiştir[6]. 2003 yılındaki bu yeni iş kanunu ile birlikte sadece

mevzuattaki yaklaşım değil aynı zamanda iş güvenliğine olan bakışta değişmiştir. Bu değişimden en

başta iş güvenliği ifadesi nasibini almıştır. 1475 sayılı kanunda “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” olan

ifade 4857 sayılı kanunla “İş Sağlığı ve Güvenliği” olmuştur. Adlandırmayla başlayan değişim

yaklaşımda da kendini göstermiştir. 2003 yılı öncesi iş güvenliğindeki anlayış tespit bazlı reaktif

olarak adlandırılan teftiş-müfettiş ile yürüyen aksaklıkların tespitine dayanan bir yaklaşım iken bu

yıldan sonra yeni kanun ile birlikte risk bazlı proaktif olarak adlandırılan olursa ne olur? un cevabının

arandığı risk değerlendirmesine dayanan bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu kanunun ortaya koymuş

olduğu felsefe maalesef çıkartılan yönetmeliklerde karşılığını bulamamış risk analizleri, acil durum

planları vs gibi kavramların içeriği doldurulamamıştır. Bu durum 2012 yılında yayınlanan ve 2013

yılında kademe kademe yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile giderilmeye

başlanmıştır[7]. Bu yeni kanun 4857 sayılı İş Kanunu’nun yerine çıkartılmamış bu kanundaki iş

sağlığı ve güvenliği başlıklı beşinci bölüm yerine çıkartılmıştır. Bu bölüme bağlı olarak çıkarılmış

yönetmeliklerde aynı başlık altında güncellenerek 6331 sayılı kanuna göre peyderpey yeniden

yayınlanmıştır. 1475 sayılı kanundaki Tüzük yaklaşımı yerine 4857 sayılı kanun ile yönetmelik

anlayışı tercih edilmiş 6331 sayılı kanunda ise güncellenen yönetmeliklerde standartlara yapılan

atıflar ile yapılacakların detaylandırılması ve güncel tutulması amaçlanmıştır.

Sadece yüksekte yapılan çalışmalarda iş sağlığı ve güvenliği konusunu ele alan bir yönetmelik yoktur.

Bu konuyu yukarıda da bahsi geçen İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü ve Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı

ve İş Güvenliği Tüzüğü detaylı olarak konu edinmiştir. Fakat gelişmelere ve yıllara bağlı olarak bu

tüzüklerin durumu değişmiştir. 25 Ağustos 1971 günlü ve 1475 sayılı İş Kanununun 74 üncü

maddesine dayanılarak çıkartılmış olan bu tüzüklerin bağlı olduğu kanun 10.06.2003 tarihinde

yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak aynı

kanunun (4857 sayılı İş Kanununun) Geçici 2 nci maddesiyle “1475 sayılı Kanuna göre halen

yürürlükte bulunan tüzük ve yönetmeliklerin bu Kanun hükümlerine aykırı olmayan hükümleri yeni

yönetmelikler çıkarılıncaya kadar yürürlükte kalır.” Hükmü gereğince yürürlükte kalmıştır. Fakat

  1. Ulusal Çatı & Cephe Sempozyumu 3– 4 Nisan 2014

Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş İstanbul

Geçici 2 nci madde, 30.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği

Kanununun 38/c maddesine göre 6 ay sonra yürürlüğe girmek üzere, 37/ç maddesiyle yürürlükten

kaldırılmıştır. Bu değişim ile birlikte tüzüklerin son yasal dayanağı olan Geçici 2 nci madde

30.12.2012 tarihinde yürürlükten kalkmış olduğundan dolayı yukarıda sayılan tüzüklerin herhangi bir

yasal dayanağı kalmamış ve hükümleri geçersiz olmuştur. Bu tüzüklerin iptal tüzüklerinin taslak

metinleri ilgili bakanlıkça duyurulmuş fakat henüz Resmi Gazete de yayınlanmamıştır

Derleme ; Yüksek Çevre Mühendisi & Bilgisayar Mühendisi

Iş Güvenliği Uzmanı : Harun Büyük

Anahtar Kelimeler :iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi, diğer sağlık personeli